II. Öncülerden Günümüze Çağdaş Türk Ressamları
II. Öncülerden günümüze uzanan çağdaş Türk ressamları, Batılı sanat akımlarının etkisiyle şekillenen, ancak zamanla yerel unsurlarla zenginleşen çok yönlü bir sanat anlayışını temsil eder. 1930’lardan itibaren akademik eğitimden geçen sanatçılar, izlenimcilik, kübizm ve soyut gibi akımları benimseyerek Türkiye’nin toplumsal değişimlerine paralel eserler üretmiştir. Başta İbrahim Çallı ve Halil Paşa gibi Türk ressamların öncülük ettiği bu süreç, daha sonra D Grubu ve Mavi Grup gibi topluluklarla farklı yönelimlere evrilmiştir. Her dönem, estetik arayışların yanı sıra dönemin ruhunu yansıtarak Türk resim sanatında kalıcı izler bırakmıştır.
D Grubu Ressamları
1933 yılında kurulan D Grubu, Türk sanatında kübizm ve soyut sanat anlayışının yerleşmesine öncülük eden sanatçılardan oluşmuştur. Bu topluluk, modern sanatı Türkiye’de yaygınlaştırmayı ve geleneksel sanat anlayışına alternatif bir yaklaşım sunmayı hedeflemiştir. Üyeler, figüratif ve soyut eserler üretirken Batılı akımları Türk sanatına uyarlamış ve dönemin sanatsal anlayışını dönüştürmüştür. Zamanla bazı üyeler soyutlama yerine figüratif resme yönelse de D Grubu, çağdaş Türk sanatına önemli bir katkı yapmıştır. İşte öne çıkan 5 D Grubu ressamı:
- Zeki Faik İzer
- Nurullah Berk
- Abidin Dino
Zeki Faik İzer (1905-1989)
1908’de kurulan Osmanlı Ressamlar Cemiyeti, 1921’de kurulan Türk Ressamlar Cemiyeti ve 1928’de kurulan Müstakil Ressamlar ve Heykeltıraşlar Birliği’nden sonra Türk resim ve heykel sanatının dördüncü topluluğu olan D Grubu’nun (1933) kurucularındandır. Kübizm ve soyut sanatın genel kabul görmesine eğilimli grubun içinde nesne ve tuval arasındaki ilişkiyi en yumuşak, belki de lirik biçimde kurarak nesneleri transpozisyon ve deformasyona en az uğratanlardan birisidir. Resimlerinde Paris eğitim yıllarından ne Othon Friesz eğitiminin teslimiyetçi kaygısız lirizmini ne de Andrê Lhote’un katı, tavizsiz, ölçülü biçili düzenciliğinin izleri tamtamına yerleşmiştir. O, her iki etkinin de görüldüğü ve konunu öyle pek de önemsenmediği büyük renk lekelerinden meydana getirilmiş resimler boyamıştır.
Nurullah Berk (1906-1982)
Ressam Turan Erol’un yerinde belirlemesiyle resim sanatına ucundan kıyısına bulaşmış herkes Nurullah Berk’in çok sayıdaki makale ve kitabından yararlanmıştır. Onun için N. Berk’in ressamlığı yanı sıra sanat yazarlığının da Türk sanat tarihinde özel bir yeri vardır. Erken dönem resim sanatımız üzerine ilk önemli yorumları yapmıştır. Eski kuşaklar birçok şeyi onu yazılarından öğrenmişlerdir. İlk sanat yıllarında müstakiller’le beraber hareket eden N. Berk, daha sonra 1933’de D Grubu’nun kurucuları arasında yer almıştır. Grup içinde inşacılığa ve kübizme en bağlı olan ve katı bir bağlılıkla uygulayan C. Tollu ile olmuştur. Ancak grubun ilk yıllarında yaptığı soyut geometrik kompozisyonlarında ısrarcı olmamış, bir süre sonra yarı gerçekçi bir yaklaşımın sezildiği, kadın figürlerinin işlendiği resimlere yönelmiştir.
Abidin Dino (d. 1913)
Nurullah Berk’in “Yaşı bakımından ‘eski’lerimizden, araştırıcı mizacıyla ‘bugünün’ ressamı” olarak nitelediği Abidin Dino önce D Grubu kurucuları, daha sonra da 1940’larda beraber Yeniler hareketi içinde yer almıştır. Çok yönlü bir kültür adamıdır. Sinemadan felsefeye, heykelden edebiyata pek çok sanat olayı üzerine düşünmüş, yazmış, bizzat uğraşmıştır. Resimlerinin önemli yanı, eski-yeni, dün-bugün, doğu-batı gibi kavramları bir bileşime ulaştırma çabasıdır.
Mavi grup Ressamları
1950’lerin ortalarında kurulan Mavi Grup, soyut sanatın Türkiye’de gelişmesini destekleyen önemli sanatçılardan oluşur. Grup, bireysel yaratıcılığa vurgu yaparak sanatçının iç dünyasını ve duygularını ön planda tutmuştur. Batı’daki soyut sanat akımlarından ilham alan Mavi Grup ressamları, eserlerinde renk ve biçim ilişkisine odaklanmış, toplumsal içerikten çok estetik değerlere önem vermiştir. Grup, özellikle figürden uzaklaşarak saf soyutlamaya yönelmesiyle çağdaş Türk resmine yeni bir soluk getirmiştir. İşte öne çıkan 5 Mavi Grup ressamı:
- Adnan Çoker
- Sabri Berkel
- Orhan Peker
Orhan Peker (1927-1978)
1946’da 10’lar Grubu’nu kuran on genç sanatçıdan biri olan Orhan Peker Akademi yıllarında hocası Bedri Rahmi’nin etkisi ile yeni bir şey ortaya koymaktan çok çağdaş sanat perspektifi içinde yeni bileşimlere, sentezlere varmak yanlısıydı. Onun resimlerinde çeşitli dönemlerde çalıştığı işlerinin dolaylı da olsa izleri görülür. Bu resimlerin esas önemli yanları, tuvaldeki görüntü değil de, o görüntünün arkasındaki anlamın varlığıdır. Çünkü bu çeşit tema ilişkilerini bir yana bırakırsak, onun sanatındaki üslup dönemlerini dar sınırlar içinde açıklamak zor olur.
Adnan Çoker (d. 1927)
Akademi’den Bedri Rahmi Atölyesi’nden mezun olduktan sonra önce soyut dışavurumcu denemeler yapmış, ardından bugünü ile arada bir geçit dönemi olan 1960’larla beraber boyanın ana öge olduğu yine soyut anlatımlı resimler yapmıştır. Resimlerinde algılama boyutu ile düşünsel boyut iç içedir. Anlaşmazlığın kopukluğunu yansıtmazlar. Sanatçının resimleri sınırsız bir boşluk içinde ışık ve renklerle yapılmıştır.
Sabri Berkel (d. 1907)
1907 yılında Üsküp’te doğmuştur. İlk ve orta öğreniminin ardından iki yıl Belgrad’da Güzel Sanatlar Okulu’na devam etmiştir. Daha sonra 1929’da İtalya’ya giderek Floransa Güzel Sanatlar Akademisi’nde Felice Carena’nın Atölyesi’nde çalışmalarını sürdürmüştür. Floransa yıllarında Rönesans ustalarını tanıma fırsatı bulmuştur. 1935’de eğitimini tamamlayan S. Berkel, aynı yıl Türkiye’ye dönerek Akademi’ye asistan olarak girmiştir. İlk sergisini de yine o yıl Akademi’de açmıştır. Sabri Berkel’in resimleri hiçbir zaman bir teknik gösteriye dönüşmemiştir. Onun resimlerinde renk kendi başına bir unsurdur. Sanatçının resimlerinde renklerin çeşitli alanlar şeklinde kullanılışında mekân ve renk anlatımlarının değişkenliği ve bu iki kavramın ilişkisinin renk algısına verilen önemle yeni anlatımlar ortaya koyduğu görülür.