II. Mahmud (1808-1839)
II. Mahmud cesur ve azimkâr bir padişahtı. Dış ve iç çeşitli gaileler ile uğraşmış
olmasına rağmen, güzel sanatlar ve kültürü ile de meşgul olmuştur. Maarif teşkilâtının ıslahı
için çalışmış, Avrupa’dan hocalar getirtmiş ve zamanında Harbiye, Bahriye mektepleri açıldığı
gibi, Meclisi Vâlây-ı Ahkâm-ı Adliyye, Şuray-ı Askeri onun zamanında kurulmuştur. Müzik
kültürü de olan II. Mahmud, huzurunda tertip ettiği fasıllar ile Türk müziğinin yeniden can
bulması için çalışmıştır. Meşhur Türk bestekârlarından İsmail Dede Efendi, Deliâlzade Sarayda
himaye görmüştür. Bizzat II. Mahmud’un besteleri olduğu gibi “Adlî” mahlâsı ile şiirler de
yazmıştır. Bu sebepten bazı tarihçiler II. Mahmud’dan bahsederken “Mahmud-ı Adlî” tabirini kullanırlar. Bunun yanı sıra hat sanatına ilgi duyan II. Mahmud, herkesin anlayabileceği tarzda
yazı yazılmasını tasvip edenlerin başında gelir.
II. Mahmud, Nesih, Sülüs ve bilhassa Celî Sülüs üzerinde çalışmış, önce Kebecizâde
Mehmed Vasfi’den, sonra da Mustafa Râkım Efendiden ders almıştır. Celî yazıları
Râkım’ınkiler kadar güzeldir. Uğur Derman’ın belirttiğine göre, zaten bu yazılar yazıldıktan
sonra daima Râkım Efendi tarafından büyük bir titizlikle tashih edilir, varak altın ile siyah,
neftî, mavi veya fes rengi koyu zeminler üzerine malakâri tekniğiyle kabartma olarak devrin
sanatkârlarına yaptırılır ve imparatorluğun muhtelif şehirlerindeki âbidelere asılırdı. Bu
yüzden “Sultan Mahmud’un yazılarını onun adına Râkım Efendi yazardı.” diye bir söylenti
vardır. Ancak Topkapı Sarayı Kütüphanesinde, kendi elinden çıkma ve tashih görmeyen
yazılarından da anlaşılıyor ki, Sultan Mahmud bu sanatta büyük bir istidâda sahipti.
Kitabımızın sonuna aldığımız karalaması ise onun tam bir hattat gibi çalıştığından şüphe
bırakmayan bir vesikadır.