Hacı Kâmil Akdik (Reisülhattatin)
Hacı Kâmil Akdik İstanbul’un Fındıklı semtinde H. 1278 (M. 1861) de doğdu. Babası Tersane-i Âmire
Erzak Anbarı Başkâtibi Süleyman Efendidir. Daha ilk mektepteyken yazı dersi almaya
başlamıştı. Fatih Rüşdiyesini bitirdikten sonra memur oldu. Bu sırada Sami Efendiden Sülüs
ve Nesih öğrenip icazet aldı. Asıl mahlası Kâmil olduğu halde hocasının isteği üzerine adını
Hâşim olarak değiştirdi. Bu ismi almadan önce H. 1304 – 1307 yılları arasında Ahmet Hâşim
imzasıyla yazmış olduğu yazılar vardır. Kâmil Efendi daha sonra yine Sami Efendiden tuğra
çekmeyi, Divanî ve Celî Divanî yazıyı öğrendi. Sami Efendi M. 1909 da emekliye ayrılınca onun
yerine Nişan-ı Hümâyun Kalemi Mümeyizi ve çeşitli yazılar hocası oldu. 1914 de Medrese-tül
Hattatin Sülüs ve Nesih hocalığını, 1918 de Galata Saray Sultanisinin Rik’a hocalığını üstlendi.
1922 de emekliye sevkedildi. Kâmil Efendi Harf İnkılâbından sonra 1936 da Güzel Sanatlar
Akademisinde Hüsnühat öğretmenliğine tayin edilmiş ve burada ölünceye kadar kalmıştır.
Kâmil Efendi iki defa Mısır’a davet edildi, Hacı oldu. Mısır’da kaldığı sıradaki
çalışmalarıyla orada hayli eser bırakmıştır. Kendisi 1915 senesinde Reisülhattatin H. 1360 (M.
23 Temmuz 1941) tarihinde vefat eden Hacı Kâmil Akdik Eyüp’te toprağa verildi. Mezar taşını
oğlu ressam Şeref Akdik yazmıştır.
Kâmil Akdik hem iyi, hem de çok yazan bir hattattı. Bir hayli yazı bırakmıştır. Hayatında yalnız
bir Kur’an-ı Kerim yazmış, buna mukabil, kıt’alar, murakkalar, hilyeler, Kur’an-ı Kerim’den bazı
sûre ve cüzler, Celî levhalar kaleme almıştır.
Pek yumuşak huylu bir tat olan Kâmil Efendi hayatı boyunca çok sevilmiş, etrafından
çok saygı görmüştür. Yazı yazmak onda bir tutku halinde idi. Yakın arkadaşlarına elinde kalem
olduğu halde ölmek istediğini söylermiş. Hakikaten eli hiç titremeden ve kalem tuttuğu halde
bu fâni dünyaya veda etti. “Reisülhattatin: Hattatların başı” ünvanını taşıyan son hattat odur.