Hacı Arif Bey (Çarşambalı) (H. 1310-M. 1892)
Hacı Arif Bey İstanbulludur. Fâtih Câmiinin ilerisinde “Çarşamba” denilen semtte oturduğu için
“Çarşambalı” diye meşhur olmuştur. Pek küçük yaşta Mâliye Nezareti Mektûbi Kalemine
girmiş, orada çalışmıştır. Uğur Derman’ın tespit ettiğine göre Sülüs ve Nesihde, İbnülemin
Mahmut Kemal Beyin dediği gibi Kazasker Mustafa İzzet Efendi’nin değil, Haşim Efendi’nin
çırağıdır. Tâliki ise Sâmi Efendi ile beraber Kıbrısîzâde Hakkı Efendi’den öğrenmeye başlamış,
sonra Ârif Bey hocasını bırakarak Melek Paşa torunu Ali Haydar Beye gitmiştir. Uğur Derman
“50 Sanat Sever Serisi”nde çıkan broşüründe Çarşambalı’nın hattatlığı üzerine şunları yazıyor:
“Arif Bey de Sâmi Efendi gibi kendisini daha ziyade Celî yazıya vermiş ve yaşadığı müddetçe
onunla at başı beraber gitmiştir. Zaten gece gündüz ayrılmayıp birbirlerinin eserlerini tashih
ederek sanatlarını daha ileriye götürmüşlerdir. Sülüste istif yapmaya pek meraklı olan Hacı
Ârif Bey “Hattı Müsenna” denilen aynalı yazıda şaheserler meydana getirmiştir. “Üsküdar
Selimiye ve Rum Mehmet Paşa” câmilerindeki levhalarından başka taşa hâkkedilmiş Tâlik
kitabelerinden ikisini tespit edebildik: Gedik Paşa Câmiinde bir kitabe ve Aksaray – Valide
Câmiinin avluya giriş kitâbesi…”
Tâlikde Üsküdar Özbekler Tekkesi Şeyhi Hezarfen Ethem Efendi ile meşhur Hulusi
Efendi Çarsambalı Ârif Bey’in talebesidir. Ârif Bey kendisiyle aynı yüzyılda yaşamış hattatların
yazılarını o kadar incelemiş ki imzasız olarak görse bile bir yazının kimin yazısı olduğunu
söylermiş. İbnülemin Mahmut Kemal Bey de “Yazdığı Kur’an-ı Kerimle Delâil-i Hayratı
Nesihdeki gücünün şahididir” diyor. Bir sigara saramayacak kadar elleri titrediği halde bu
titrek el, yazı yazarken, sahibinin emrine uymaya mecbur kalırmış, derler. Ârif Bey H. 1310
(M. 1892) de vefat etti. Defterdar – Eyüp Sultan yolu üzerindeki Yâvedud kabristanında
yatıyor.