Abdullah Zühtü Şam’dan 1835 senesinde Kütahya’ya gelmiştir. Temimüdârî sülalesinden Abdülkadir
Efendinin oğludur. Bu sebeple yazılarının altına adını Abdullah Zühtü El Temimi diye yazardı.
Kütahya’dan İstanbul’a geldikten sonra önce Eyüp türbedârı Reşit Efendiden, sonra Kazasker
Mustafa İzzet Efendiden Sülüs ve Nesih öğrendi. Nuruosmaniye Mektebine ve
Mühendishânei Berri’ye yazı ve resim hocası olarak tayin edildi. Sultan Abdülmecid
Medine’de Hz. Muhammed’in medfûn bulunduğu mescidin güzel yazılarla süslenmesini
istiyordu. Hattatlardan yazı örnekleri alındı. Kendisi de hattat olan padişah yazıları gözden
geçirirken Abdullah Zühtü’nün yazısına hayran kaldı. Kendisine ömür boyu 7.500 kuruş maaş bağlatarak Haremi şerifin (Medine’deki Mescidin) yazılarını yazmaya memur etti. Abdullah Zühtü bu sıralarda henüz pek gençti. Hatta şöhretli hattat Abdülfettah Efendi’nin bu tayine kızarak “Ben varken böyle bir çocuk memur edilir mi?” dediği söylenir.
Abdullah Zühtü Efendi hünerli ve bilgili bir zattı. Kendisine 1858 senesinde üçüncü
rütbeden “Mecîdî” Nişanı verildi. Üzerine aldığı vazifeyi başarmaya kararlı olarak Medine’ye
gitti. Orada uzun zaman kaldı. Mescidin tamir edilen bölümlerini güzel yazıyla donattı. Fakat
bu sırada Abdülmecid ölmüş, yerine Abdülaziz tahta çıkmış, tamirat da durdurulmuştu.
Abdullah Zühtü Efendi işi tekrar yoluna koymak için ilgililerle temas etmek üzere İstanbul’a
geldi. Ne çare ki Mâliyeden tahsisat alamadığı gibi kendisine ömür boyu bağlanmış olan maaş
bile verilmez olmuştu. Zavallı çok sıkıntı çekti. Tekrar Medine’ye döndü. Geri kalan tamir
işleri ancak ahaliden toplanan paralarla tamamlanabildi.
Abdullah Zühtü Efendi işi bitirince Mısır’a gitti. Hidiv İsmail Paşa ile tanıştı. Paşa
kendisine çok itibar etti, “Mısır Hattatı” ünvanıyla vazife verdi. Mısır’da câmilerin ve resmi
dairelerin yazılarını yazıyor, mekteplerde yazı dersi veriyordu. Mısır’da yetişmiş hattatlardan
çoğu onun talebesidir.
Abdullah Zühtü H. 1296 (M. 1878) senesinde Mısır’da öldü. İmamı Şafii türbesinin
civarında toprağa verildi. Kendisi Kazasker Mustafa İzzet Efendi’nin en iyi çıraklarından
biridir. Yazıları her bakımdan mükemmellik örneği olarak görülür. Çok güzel yazılar
bırakmıştır. On bir satırlık, hemen hemen el kadar bir dua kitabı vardır. Çok işlek bir
Nesihle yazılmıştır. İbnülemin, Hasib Paşa için bir Kur’an-ı Kerim yazmış olduğunu, başkasını
da yazmadığını kaydediyorsa da, biri Arkeoloji Müzesi Kütüphanesinde, diğeri hususi bir
koleksiyonda olmak üzere iki Mushafını gördüğünü Uğur Derman söyledi. En’amı
Şeriflerinden biri Osman Bey matbaasında basılmıştır.
Leave a Reply